-
1 değiştirmek
замени́ть измени́ть меня́ть преобразо́вывать* * *-iизменя́ть, меня́ть; заменя́тьfikrimi değistirdim — я измени́л своё мне́ние
aldığı kitabı değiştirdi — он поменя́л взя́тую кни́гу
genel müdürü değiştirdiler — замени́ли гла́вного дире́ктора
nöbet değiştirmek — смени́ть карау́л / дежу́рство
para onun yaşamını değiştirdi — де́ньги измени́ли его́ жизнь
çamaşır değiştirmek — меня́ть бельё
üstünü değiştirmek — переоде́ться
-
2 değiştirmek
изменять, сменять, заменятьİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > değiştirmek
-
3 değiştirmek
В1) меня́ть; [видо]изменя́ть2) сменя́ть, заменять3) обме́нивать, выме́нивать4) меня́ть, замени́ть (бельё, одежду и т. п.) -
4 kafa değiştirmek
= kafayı değiştirmek измени́ть [своё] мне́ние -
5 kafayı değiştirmek
-
6 ağız değiştirmek
переина́чить -
7 el değiştirmek
перейти́ в други́е ру́ки -
8 kalıbı değiştirmek
= kalıbı dinlendirmek арго сыгра́ть в я́щик, отда́ть концы́ -
9 külâhları değiştirmek
рассо́риться -
10 şeklini değiştirmek
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > şeklini değiştirmek
-
11 elbisesini\ değiştirmek
переоде́ть -
12 fikrini\ değiştirmek
переду́мать -
13 konumu\ değiştirmek
переключа́ть -
14 yerini\ değiştirmek
перекла́дывать перемеща́ть перемеща́ться переноси́ть переставля́ть сдвига́ть смеща́ть -
15 kafa
голова́ (ж)* * *голова́••- kafadan atmak
- kafası bozulmak
- kafası bulanmak
- kafayı bulmak
- kafası çalışmak
- kafa çekmek
- kafayı çekmek
- kafa değiştirmek
- kafayı değiştirmek
- kafasının dikine gitmek
- kafa dinlemek
- kafası dönmek
- kafası dumanlamak
- kafası durmak
- kafasını ezmek
- kafa göz yarmak
- kafadan gayri müsellâh
- kafasından geçirmek
- kafası işlemek
- kafa kafaya vermek
- kafasını kaldırmak
- kafa kalmamak
- kafasını kaşıyacak vakti olmamak
- kafası kazan olmak
- kafası kızmak
- kafasına koymak
- kafasını kullanmak
- kafasını kurçalamak
- kafa patlatmak
- kafa sallamak
- kafasına sığmamak
- kafasını sokmak
- kafasına söz girmemek
- kafası şişmek
- kafasının bir tahtası noksan
- kafası takılmak
- kafasını taştan taşa çarpmak
- kafa tutmak
- kafasında tutmak
- kafayı tütsülemek
- kafasını uçurmak
- kafasına uymak
- kafayı üşütmek
- kafayı ütülemek
- kafasına vur
- ekmeğini elinden al
- kafasına vura vura
- kafasına vurmak
- kafası yerinde olmamak
- kafası yerine gelmek
- kafa yormak
- kafadan kontak -
16 ağız
рот (м)* * *I выпад. -ğzı1) рот, пасть2) го́рло, го́рлышко; выходно́е отве́рстиеağzı dar şişe — буты́лка с у́зким го́рлышком
cebin ağzı — про́резь карма́на
yanardağın ağzı — кра́тер вулка́на
3) вход (в бухту, залив и т. п.)körfezin ağzı — вход в зали́в
4) нача́ло ( дороги)yolun ağzında — в нача́ле доро́ги
5) края́ (сосуда и т. п.)bardağın ağzı — края́ стака́на
testinin ağzı — края́ кувши́на
6) у́стьеçay ağzı — у́стье реки́
7) разви́лка, перекрёстокdört yol ağzı — перекрёсток доро́г
iki yol ağzı — разви́лка
8) ле́звие9) диале́кт, го́ворRumeli ağzı — румели́йский диале́кт
10) тон, мане́ра ( разговора)ağzı değişti — он заговори́л по-друго́му
bana karşı bu ağzı kullanma — ты со мной таки́м то́ном не разгова́ривай
11) муз. мело́дии, напе́вы (какой-л. местности)12) разг. разsobayı günde iki ağız yakıyoruz — мы то́пим печь два ра́за в день
••ağzı torba değil ki büzesin — погов. на чужо́й рото́к не наки́нешь плато́к
ağız yüreğin artığını / taşkınını söyler — посл. у кого́ что боли́т, тот о том и говори́т
- ağzında- ağzı açık ayran delisi
- ağzı açık kalmak
- ağzını açıp gözünü yummak
- ağız açmak
- ağzını açmak
- ağız açmamak
- ağzını açmamak
- ağız açtırmamak
- ağız ağza vermek
- ağızdan ağza
- ağızdan ağza geçmek
- ağza alınmaz
- ağza almamak
- ağzına aptesle almak
- ağzını aramak
- ağzına atmak
- ağzından baklayı çıkarmak
- ağzında bakla ıslanmamak
- ağzına bakmak
- ağzının içine bakmak
- ağzına baktırmak
- ağzından bal akmak
- ağzını bıçak açmamak
- ağzına bir kemik bırakmak
- ağzına bir parmak bal çalmak
- ağzında gevelemek
- ağız bozukluğu
- ağız burun birbirine karışmak
- ağzı burnu yerinde
- ağzından çıkanı kulağı duymamak
- ağzından çıkanı kulağı işitmemek
- ağzından çıkmak
- ağız değişikliği
- ağız değiştirmek
- ağzını dilini bağlamak
- ağız dil vermemek
- ağzı dili kurumak - ağzından düşürmemek
- ağzından girip burnundan çıkmak
- ağzı havada
- ağzını havaya açmak
- ağzını hayıra aç!
- ağzıyla kuş tutmak
- ağzından kaçırmak
- ağzını kapamak
- ağzını kiraya vermek
- ağzının kokusunu çekmek
- ağzı kulağına varmak
- ağzı kulaklarına varmak
- ağız kullanmak
- ağzı kurusun!
- ağzından lâf almak
- ağzı lâf yapıyor
- ağzı lâkırdı yapıyor
- ağzından lokmasını almak
- ağzını öpeyim!
- ağzının payını vermek
- ağzının ölçüsünü vermek
- ağız persengi
- ağzının perhizi yok
- ağız satmak
- ağzını sıkı tutmak
- ağzını pek tutmak
- ağzı sulanmak
- ağzı süt kokuyor
- ağız tadıyla
- ağzının tadıyla
- ağzının tadını almak
- ağzının tadını bilmek
- ağzını tıkamak
- ağzını topla!
- ağzı var dili yok
- ağzı yanmak
- ağız yaymak
- ağzından yel alsın!
- ağzını yoklamak
- bir ağızdan
- hep bir ağızdan IIмоло́зиво -
17 ayak
нога́ (ж) но́жка (ж) стопа́ (ж)* * *озвонч. -ğı1) нога́, но́ги; ла́па ( животного) ла́пка ( насекомого)ayak ayak üstüne atmak — положи́ть но́гу на́ ногу
ayağını çıkarmak — разува́ться, снять о́бувь
ayağını giymek — обува́ться, наде́ть о́бувь
ayağına [iyi] oturmak — прийти́сь по ноге / впо́ру
ayağı[nı] vurmak — натере́ть но́гу
arka ayak — за́дняя нога́
ön ayak — пере́дняя нога́
yalın ayak — босико́м
2) но́жка; подпо́рка, опо́ра, сто́йка, сва́я3) прито́к реки́4) водоотво́дный кана́л; рука́в, свя́зыва́ющий два водоёма5) шагayak sesi — зву́ки шагов
ayak uydurmak / değiştirmek — идти́ в но́гу, взять но́гу
6) ступе́нькаotuz ayak merdiven — ле́стница в три́дцать ступе́нек
7) уст. фут, каде́м (мера длины, = 30,5 см)8) ри́фма ( в фольклоре)••ayağı kayana yol gösteren çok olur — посл. когда́ челове́к упадёт, тогда́ ему́ начина́ют пока́зывать доро́гу, по кото́рой он до́лжен был идти́; вся́кая по́мощь нужна́ во́время
ayağına sıcak su mu, soğuk su mu dökelim? — погов. что ска́жешь - тебя́ казни́ть или поми́ловать? (говорится человеку, который редко заходит)
ayağının bastığı yerde ot bitmiyor — погов. у него́ под нога́ми земля́ гори́т
ayağını yorganına göre uzatmak — погов. по одёжке протя́гивай но́жки
- ayakta- ayaktan
- ayağını alamamak
- ayağı alışmak
- ayağının altına almak
- ayaklar altına almak
- ayağının altına karpuz kabuğu koymak
- ayağının altında
- ayak altında dolaşmak
- ayakların altında dolaşmak
- ayak atmak
- ayak atmamak
- ayak bağı
- ayağının bağını çözmek
- ayağını bağlamak
- ayağına bağ vurmak
- ayak basmak
- ayak basmamak
- ayağına çabuk
- ayağına çağırmak
- ayağını çekmek
- ayağını denk almak
- ayağını denk basmak
- ayak diremek
- ayak divanı
- ayağına dolaşmak
- ayağına dolanmak
- ayağı düşmek
- ayağına düşmek
- ayağı düze basmak
- ayağına geçirmek
- ayağına gelmek
- ayakları geri geri gitmek
- ayağına getirmek
- ayağına gitmek
- ayağı ile gelmek
- kendi ayak ile gelmek
- ayağına ip takmak
- ayak işi
- ayağına kadar gelmek
- ayağa kaldırmak
- ayağa kalkmak
- ayağına kapanmak
- ayağına iniyor
- ayaklarına kara su iniyor
- ayağını kaydırmak
- ayağını kesmek
- ayak kirası
- ayağının pabucunu başına giymek
- ayağının pabuçu olamamak
- ayağına sıkı
- ayağı suya ermek
- ayak sürtmek
- ayağı şaşmak
- ayağına taş değmek
- ayağı taşa dokunmak
- ayağının tozuyla
- ayağının tozu üstünde
- ayakta tutmak
- ayaklarının ucuna basarak
- ayağı uğurlu
- ayağı üzenğide
- ayağı yere değmemek
- ayakları yere değmemek
- ayağı yerden kesilmek
- bir ayağı çukurda
- bir ayağı öbür dünyada -
18 çamaşır
бельё (с)* * *1) ни́жнее бельёçamaşır değiştirmek — меня́ть бельё
2) бельё для сти́ркиçamaşırı ipe asmak / sermek — разве́шивать бельё
çamaşır yıkamak — стира́ть бельё
3) сти́ркаçamaşır leğeni — таз для сти́рки белья́
çamaşır makinesi — стира́льная маши́на
-
19 değiştirilmek
страд. от değiştirmek -
20 değiştirtmek
-i, -e понуд. от değiştirmek
См. также в других словарях:
değiştirmek — i 1) Başka bir biçime sokmak, değişikliğe uğratmak Bulunduğu vaziyeti öteki ayağını berikinin üstüne koyarak değiştirdi. S. F. Abasıyanık 2) Bir şey veya kimseyi bulunduğu yerden başka bir yere almak 3) nsz Bir şey verip yerine başka bir şey… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gömlek değiştirmek — 1) yılan üst derisini değiştirmek 2) mec. huy veya düşünce değiştirmek Toplumun gömlek değiştirmesi, siyasal karmaşa elbette onları da etkiliyor. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
rota değiştirmek — 1) gidilen yolu değiştirmek Turgut, ani bir kararla rotasını değiştirdi. F. F. Tülbentçi 2) mec. tutumunu değiştirmek, izlediği yoldan ayrılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
vites değiştirmek — otomobilin çekiş ve hızını değiştirmek Ankara Caddesi nde bir ağır kamyon vites değiştiriyor. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
makas değiştirmek — 1) tren yönünü değiştirmek 2) mec. tuttuğu yol ve yöntemden vazgeçip başka bir yöne yönelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gündemi değiştirmek — doğal akışı içinde ilerleyen işlerin bir sebepten dolayı yönünü değiştirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız değiştirmek — önce söylediğini başka türlü anlatmak Gelgelelim Akif, Berlin e gidip de oradaki kahveleri gördüğü vakit ağız değiştirmek zorunda kalır. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafayı değiştirmek — düşüncesini, kanaatini değiştirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
şerit değiştirmek — trafikte hız durumuna ve yol şartlarına göre belirli kurallar içinde bir yol şeridinden diğerine geçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
saf değiştirmek — başka bir gruba katılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yer değiştirmek — bulunduğu yerden bir başka yere geçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük